Sürdürülebilir kalkınma, insani gelişme hedeflerini gerçekleştirme kapsamında; çevrenin, ekonominin ve toplumun bir denge içerisinde ele alınmasını ve insan faaliyetlerini mümkün kılan doğal kaynakların devamlılığını esas alan bir kalkınma yaklaşım biçimidir.
Sürdürülebilir kalkınma, insan faaliyetlerinin devamını sağlamamız için kritik bir öneme sahiptir. Günümüzü ve geleceği şekillendirirken sürdürülebilirliğin sağlanması bu kavram ile açıklanabilmektedir.
Bu kavram çatısı altında, ekonomik gelişmenin doğal kaynakların düzenli kullanımı ve toplumsal reformlarla desteklenmesi gerekliliği vurgulanmaktadır. Bu sayede, insan ile doğa arasında bir denge sağlanmış olur. Geleceğe daha temiz ve sağlıklı bir Dünya bırakmak istiyorsak faaliyetlerimizin devamlılığını vurgulayan sürdürülebilir kalkınma terimini çok iyi bir şekilde öğrenmemiz gerekmektedir.
Sürdürülebilir kalkınmanın tanımını, boyutlarını ve küresel düzeyde ortaya konan 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını daha yakından incelemek isterseniz lütfen bu yazımızı okumaya devam edin.
Sürdürülebilir Kalkınma Nedir?
Sürdürülebilir kalkınma, ekonomik kalkınmanın çevresel ve sosyal alanlardaki gelişmelerle bütünleşik bir şekilde gerçekleşmesi anlamına gelmektedir. Bu sayede, sadece ekonomik çıkar odaklı olan ekonomik model sonucunda çevreye zarar verilmesi ve sosyal sorunlara sebep olunması engellenmiş olur.
Sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde gelişim sağlarken bugünü ve geleceği aynı anda göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Bunun için doğal kaynakları en verimli şekilde kullanmak ve sosyal olarak geleceğe dönük ve adil sistemler inşa etmek gerekmektedir. Toplumsal boyuttaki gelişmeleri ihmal etmek, eşitliğin olmadığı ve herkes için faydalı değerlerin üretilemediği bir toplum yapısı ortaya çıkaracaktır.
Sürdürülebilir kalkınmanın gelecek nesiller de dahil herkes için oluşturduğu ortak faydaları özetleyecek olursak:
- Çevresel etkinin azaltılması.
- İnsan ve doğa arasında denge kurulması.
- Fırsat eşitliği sağlanması.
- Daha adil toplumlar inşa edilmesi.
- Kaynakların verimli kullanımı.
- İsrafın önlenmesi ve tasarruf yapılması.
- Atık yönetiminin geliştirilmesi.
- Ekonomik gelişmenin sürdürülmesi.
Kalkınmanın günümüzde ve gelecekte sürdürülebilir bir şekilde devam etmesi için kapsayıcı ve bütüncül bir bakış açısı geliştirmek gerekmektedir. Sürdürülebilir kalkınma kavramı kapsayıcı bir şekilde ilk olarak Brundtland Raporu’nda tanımlanmıştır. Gelin bu küresel raporu daha yakından inceleyelim ve önemini daha iyi anlayalım.
Ortak Geleceğimiz: Brundtland Raporu ve Sürdürülebilir Kalkınma
“Ortak Geleceğimiz” veya diğer adıyla Brundtland Raporu, 1987 yılında Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanmıştır. Raporun ismi, dönemin Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu başkanı olan eski Norveç Başbakanı Gro Harlem Brundtland’tan gelmektedir.
Brundtland Raporu’na göre sürdürülebilir kalkınma: “Bugünün gereksinimlerini, gelecek kuşakların gereksinimlerini karşılama yeteneğinden ödün vermeden karşılayan kalkınma” olarak tanımlanmaktadır.
Sürdürülebilir kalkınmaya bütüncül bir yaklaşım getiren bu rapor; çevresel, sosyal ve ekonomik boyutları bütünleşik bir şekilde değerlendirmiştir. Bu yaklaşım sayesinde, kalkınmanın sadece ekonomik çıkarlara dayandırılmasının ortaya çıkaracağı riskleri belirlemek kolaylaşmaktadır.
Bu raporda, aynı zamanda, kalkınma ile ilgili olan bazı olası küresel sorunlar da listelenmiştir. Böylece, daha iyi bir gelecek için risk alanlarını önceden belirlenmiş ve atılması gereken adımlar stratejik bir şekilde belirlenebilmiştir.
- Nüfus artışı
- Gıda güvenliği
- Biyolojik çeşitlilik ve ekosistemler
- Enerji ihtiyacındaki artış
- Sanayileşme ve çevre kirliliği
- Kentleşme ve altyapı sorunları
Rapor içeriğinde bu alanlara vurgu yapılması sürdürülebilir kalkınmanın önündeki en büyük engellerin daha yakından tanınmasına olanak sağlamıştır.
Sürdürülebilir Kalkınmanın 3 Boyutu Nelerdir?
Sürdürülebilir kalkınma, bütüncül bir yapıda olması dolayısıyla bazı alt başlıklarda incelenebilmektedir. Bu alt başlıkları sürdürülebilir kalkınmanın 3 boyutu olarak ele aldığımızda karşımıza incelenmesi gereken çevresel, sosyal ve ekonomik başlıkları çıkmaktadır.
Unutmamak gerekir ki, bu boyutlar birbiriyle iç içe geçmiş bir yapıda ve çok yakın bir ilişki içerisindedir. Bu da demek oluyor ki bir boyutta ortaya çıkan gelişme veya gerileme diğer boyutları doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir. Örneğin, sosyal boyutta yer alan toplumsal cinsiyet eşitliğinde meydana gelen gerileme ekonomik boyuttaki gelişmeleri de yakından ilgilendirmektedir.
Kalkınmanın sürdürülebilirliği, yani devamlılığı, bu boyutlardaki gelişmelerden etkilenmektedir. Aynı zamanda, boyutlara indirgenmiş ve kategorisel olarak tanımlanmış bir kavram sayesinde gerekli analizler yapılmakta ve sağlanan iyileşmeler analiz edilerek kolayca değerlendirilebilmektedir.
Sürdürülebilir kalkınmanın temelinde yer alan 3 boyutu (Çevresel – Sosyal – Ekonomik) inceleyelim ve biraz daha yakından tanıyalım:
Çevresel Boyut
Çevreye verilen etkilerin azaltılması ve doğal kaynakların tükenmez olma özelliklerinin korunması çevresel boyut içerisinde yer alır. Çevrenin korunması, ekonomik ve sosyal alanlardaki kalkınmanın gerçekleşmesini desteklemektedir. Doğanın sunduğu imkân ve kaynakların kullanımı sadece günümüz değil gelecek nesiller için de önem arz ettiğini unutmamak gerekir.
Üretim başta olmak üzere tüm ticari faaliyetler sırasında doğal kaynaklara ihtiyaç duymaktadır. Ürünlerin ham maddesinden işlenmesine kadar birçok alanda kullanılan bu kaynaklar, düzensiz bir şekilde kullanıldığı takdirde geri dönüşü olmayan zararlar ortaya çıkabilmektedir. Örneğin, bu kaynakların doğada kendiliğinden yenilenme özelliğini kaybetme tehlikesi vardır.
Sanayi faaliyetleri amacıyla kullanılan doğal kaynakların yanı sıra, üretim ve tüketim aşamalarında ortaya çıkan çevresel etkiden de bahsetmek gerekmektedir. Örneğin, enerji kullanımından kaynaklı ortaya çıkan sera gazı (GHG) emisyonları çevrenin kirlenmesine ve küresel ısınmaya sebep olmaktadır. Bu enerji dolaylı emisyonların azaltılması için yenilenebilir enerji kaynaklarının daha yüksek oranlarda kullanılması gerekmektedir.
Kısacası, her alanda faaliyetlerin çevresel performans açısından incelenmesi ve sorumlu bir şekilde devam edecek şekilde tasarlanması gerekmektedir. Bu sayede, çevrenin korunması sağlanmış ve sürdürülebilir kalkınmaya bir adım daha yaklaşılmış olur.
Sosyal Boyut
Sosyal boyut, toplumsal alanda enerji ve beslenme gibi temel ihtiyaçların karşılanmasına ek olarak sosyal gelişimin sağlanmasını da kapsar. Geleceğe doğru yol alan yenilikçi ve sağlıklı toplumlar inşa etmek için sosyal boyutta kalkınma sağlanması gerekmektedir.
Bir toplumda fırsat eşitliği varsa bu toplumun faaliyetlerinin devamlılığı desteklenmiş olur. Bu sayede, hem yaşam kalitesinde iyileşme sağlanır hem de bireysel beklenti ve ihtiyaçlara en etkili şekilde cevap verilmiş olur.
Toplumsal alanda sürdürülebilirliğin sağlanması ve sosyal olarak kapsayıcı bir geleceğe ulaşabilmek için bazı ilkeleri göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Bu ilkeler sosyal kalkınmanın temel prensipler olarak da tanımlanabilmektedir:
- Eşitlik
- Çeşitlilik
- Bağlılık
- Yaşam Kalitesi
- Demokrasi
- Yönetişim
Sosyal boyutta sağlanan her iyileşme ve gelişme, insanın kendisine ve geleceğine yapılan bir yatırım olarak karşımıza çıkmaktadır. Gelecek nesillerin daha adil bir şekilde ihtiyaçlarını karşılayabilmelerini sağlamak, iş hayatı dahil tüm alanlardaki bütün faaliyetlerin devamlılığını destekler.
Ekonomik Boyutu
Kalkınmanın ekonomik boyutu, finansal anlamda büyüme ve gelişme sağlanmasını ifade eder. Geleneksel olarak kalkınma denince akla ilk başta ekonomik çıkarlar gelmektedir. Bu çıkarların korunması ve üretim süreçlerinin devamlılığı çevresel ve sosyal boyutlardaki kaynaklar sayesinde mümkün olmaktadır.
Sadece ekonomik alandaki faydalara odaklanılması sonucunda diğer boyutların göz ardı edilmesi, birçok risk ortaya çıkmaktadır. Bu riskler aşağıdaki gibi sıralanmaktadır:
- Marka itibarının zedelenmesi.
- Küresel veya yerel düzenleme ve kanunlara uyum sağlayamama.
- Müşteri memnuniyetinin düşmesi.
- Üretim süreçlerinde verimlilik sağlayamama.
- Kaynakların düzensiz kullanımı sonucunda israf oluşması.
- İklim odaklı risklerin göz ardı edilmesi ve küresel dönüşümün kaçırılması.
Ekonomik faaliyetlerin devamlılığı, doğada kendini yenileyebilen tükenmez kaynakların düzenli kullanımına dayanmaktadır. Bu kaynakların düzensiz kullanımı sonucunda kendini yineleme özelliklerine zarar vermek, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama yeteneklerini tehlikeye sokmaktadır.
Sürdürülebilir bir kalkınma için önemli olan ekonomik boyutu değerlendirirken çevresel ve sosyal alanları göz ardı etmek, kalkınmanın uzun vadede başarısız olmasına sebep olmaktadır. Herkes için ortak bir fayda yaratmak için bütüncül bir bakış açısı gerekmektedir.
Kaynakların tükenme ihtimalini unutmadan sağlanan bir ekonomik gelişme, çevresel risklerin en aza indirildiği ve verimliliğin sağlandığı bir üretim süreci sayesinde mümkün olmaktadır.
Sürdürülebilir Kalkınma ve Birleşmiş Milletler
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (BM SKA), diğer adıyla Sustainable Development Goals (SDGs), “2030 Gündemi” kapsamında geliştirilmiş ve uluslararası boyuttaki yaklaşımın ortaya konulmasını sağlamıştır. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, 17 tane küresel amacı ve 169 alt hedefleri kapsamaktadır.
SKA, geniş içerik yelpazesi ile sürdürülebilirliğe bütüncül bir yaklaşımı temsil etmektedir. Bu yaklaşım çerçevesinde sürdürülebilir kalkınmanın temelinde yer alan çevrenin korumasının, sosyal gelişim sağlanmasının ve ekonomik büyüme yakalanmasının önemi yatmaktadır. Bu konuların yansımaları, 17 amaç genelinde yer almakta ve herkese daha iyi bir geleceğe ulaşmak için yol göstermektedir.
Küresel boyuttaki girişimin yansıması olan bu amaçlar, daha güzel bir gelecek için atılması gereken adımların belirlenmesine yardımcı olmaktadır. Başka bir deyişle, bu amaçlar sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için stratejik bir yol haritası işlevi görmektedir.
Birleşmiş Milletler tarafından geliştirilen 17 küresel amacı biraz daha yakından inceleyelim:
1. Yoksulluğa Son
Her türlü yoksulluğu Dünya’nın her yerinde sonlandırmak.
2. Açlığa Son
Gıda güvenliğini sağlayarak iyi beslenme imkânı oluşturmak, sürdürülebilir tarım faaliyetlerini desteklemek ve açlığı bitirmek.
3. Sağlık ve Kaliteli Yaşam
Sağlığa erişimi artırarak daha kaliteli bir hayata destek olmak.
4. Nitelikli Eğitim
Eğitim hizmetlerinin kapsayıcı ve adil olmasına ek olarak yaşam boyu öğrenim fırsatlarının geliştirilmesi.
5. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanarak kadının toplumdaki yerinin güçlendirilmesi.
6. Temiz Su ve Sanitasyon
Sürdürülebilir su yönetimini sağlayarak su ve kanalizasyon hizmetlerine erişimi sağlamak.
7. Erişilebilir ve Temiz Enerji
Temiz ve sürdürülebilir enerjiyi herkes için satın alınabilir yani güvenilir bir şekilde erişilebilir kılmak.
8. İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme
Ekonomik büyümeyi herkes için sürekli, kapsayıcı ve sürdürülebilir kılarak insana yakışır işleri yaygınlaştırmak.
9. Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı
Dayanıklı ve kapsayıcı altyapılar kurmak ve sürdürülebilir sanayileşmeyi yaygınlaştırarak yenilikçiliği geliştirmek.
10. Eşitsizliklerin Azaltılması
Ülkelerin arasında ve ülkelerin kendi içinde olan eşitsizlikleri azaltmak.
11. Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar
Kapsayıcı, güvenli, dayanıklı ve sürdürülebilir şehirler ve topluluklar inşa etmek.
12. Sorumlu Üretim ve Tüketim
Sürdürülebilir üretim ve tüketim kalıplarını destekleyerek sorumlu davranışların teşvik edilmesi.
13. İklim Eylemi
İklim değişikliği ve küresel etkileri ile mücadele etmek.
14. Sudaki Yaşam
Okyanusları, denizleri ve deniz kaynaklarını koruyarak daha sürdürülebilir bir şekilde kullanmak.
15. Karasal Yaşam
Karasal ekosistemleri korumak, iyileştirmek ve sürdürülebilir kullanımını desteklemek, ormanları sürdürülebilir bir şekilde yönetmek, çölleşme ile mücadele etmek ve biyolojik çeşitlilik kaybını engellemek.
16. Barış Adalet ve Güçlü Kurumlar
Barışçıl ve kapsayıcı topluluklar inşa etmek ve adalete erişimi sağlayarak etkili, hesap verebilir ve kapsayıcı kurumlar oluşturmak.
17. Amaçlar İçin Ortaklıklar
Sürdürülebilir kalkınma kapsamında ilgili araçları kuvvetlendirmek ve sürdürülebilir gelişme için küresel iş birliği ile hareket etmek.