Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi Nedir?
2005’te uygulamaya konulan Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi (AB ETS), karbondioksit (CO2) ve diğer sera gazları salımına yönelik dünyanın uluslararası şirket düzeyindeki ilk ‘üst sınır ve ticaret’ (cap and trade) tahsisat sistemidir. Temiz Kalkınma Mekanizması (Clean Development Mechanism–CDM) ve Ortak Uygulama (Joint Implementation-JI) gibi Kyoto Protokolü kapsamında kurulan yenilikçi mekanizmalara dayanan AB ETS, uluslararası karbon piyasasının gelişmesinde öncü rol oynamaktadır.
AB ETS, 2022 itibarıyla enerji, imalat sanayi ve havacılık sektörlerinde Avrupa Ekonomik Alanı’nın toplam emisyon miktarının yaklaşık %40’ını kapsamaktadır.(*) Sistem, sektörlere göre değişiklik gösteren belirli emisyon seviyelerinin üstündeki firmaları içermektedir. Örneğin bir yıllık dönem içerisinde, çelik sektöründe faaliyet gösteren ve saatlik 2,5 Ton CO2 emisyona sahip bir firma ETS’ye dahil edilirken, saatlik 2,4 Ton CO2 emisyona sahip firmalar ETS kapsamında yer almamaktadır.(*) ETS’de yer alan firmalara verilen toplam emisyon miktarı her yıl kademeli olarak azaltılmaktadır.
AB ETS Nasıl Çalışır?
AB ETS kapsamındaki enerji santralleri, imalat yapan fabrikalar ve havacılık sektörüne, salınabilecek toplam sera gazı hacminde bir ‘üst sınır’ konulmuştur. Bu sınır, Emisyon Tahsisatı (EU Allowance-EUA) olarak pay edilerek önce ülkelerin yetkili birimlerine, oradan da firmalara dağıtılır. Sahip olunan 1 Emisyon Tahsisatına karşılık firmalar, 1 Ton CO2 veya eşdeğer miktardaki diğer sera gazlarını (azot oksit (N2O) ve perflorokarbonlar (PFC’ler) vb.) salım hakkını elde etmiş olurlar. 1 Aralık 2022 itibarıyla 1 Emisyon Tahsisatının fiyatı 85,22 avrodur. 2022 yılı için ayrılan toplam Emisyon Tahsisatı 1.449.214.182 olarak belirlenmiştir. Geçen yıl aynı dönemde tahsisatın 1. 578.772.426 olması, yıllık toplamda yaklaşık 130 milyon ton CO2 emisyon azaltımına gidildiğini göstermektedir.
Tahsisatlar, ülkelerin yetkili birimleri tarafından ücretsiz veya ücretli olarak verilmektedir. Ücretli olarak verilen tahsisat gelirleri Üye Devletlerin bütçelerine aktarılmakta ve gelirlerin en az %50’sinin, yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimliliğinin artırılması ve emisyon azaltımı gibi alanlarda harcaması gerekmektedir.
Her yılın sonunda, düzenlemeye tabi kuruluşlar, tüm emisyonlarını karşılamaya yetecek kadar tahsisata sahip olmalıdır. Bu koşulu sağlamayan şirketler 1 ton CO2 başına 100 avro ile cezalandırılmaktadır. (*)
Tahsisata ihtiyaç duyan bir şirket, AB ETS’de 2009’dan beri ihtiyaçtan fazla miktarda emisyon tahsisatı bulunduğu için zorluk yaşamayacaktır. Emisyon Tahsisatı fazlası verilmesinin ana sebepleri olarak, 2008 ve sonrasında gerçekleşen ekonomik krizlerde birçok sanayi firmasının kapatılması sonucu emisyon miktarlarının beklenenden daha hızlı düşmesi ve bundan bağımsız olarak üçüncü ülkelerden ithal edilen uluslararası karbon kredileri gösterilebilir. Bu iki etken, Emisyon Tahsisatı fiyatlarının düşmesine ve firmalara emisyon seviyelerini düşürmeleri için gereken baskının yapılmasını zorlaştırmaktadır.
Piyasa İstikrar Rezervi (Market Stability Reserve-MSR), mevcut tahsisat fazlasını ele alarak AB ETS’de istikrar sağlamayı ve ihale edilecek tahsisat arzını ayarlayarak sistemin yeni şoklara karşı dayanıklılığını artırmayı amaçlamaktadır. Belirlenen mevzuata göre tahsisat sayısı 833 milyonu aştığı sürece, her yıl dolaşımdaki toplam tahsisat sayısından belirli bir pay MSR’ye konur. 2019-2023 yılları için bu pay %24 olarak belirlenmiştir. (*)
AB ETS’de Ücretsiz Tahsisatlar
Bir ETS’nin tam olarak çalışabilmesi için ücretsiz tahsisat kavramının kaldırılması ve tüm tahsisat haklarının firmalar tarafından serbest piyasa koşullarında ücretli bir şekilde satın alınması gerekmektedir. Emisyon Tahsisatlarının tamamının ücretli verilmesi ve talep edilenden az sayıda çıkarılmasıyla, fiyatlar yükselecek ve firmaların temiz enerji kaynaklarına yatırımlarını hızlandırması sağlanacaktır.
Buna karşın, ücretsiz tahsisatlar AB ETS’nin mevcut operasyonlarında önemli bir yer tutmaktadır.
2022 itibarıyla, Emisyon Tahsisatının firmalara yüksek maliyetler getirmesi ve bu durumun bazı sektörlerde karbon kaçağı* oluşturmasına önlem almak amacıyla AB ETS, firmalara Emisyon Tahsisatlarının bir kısmını ücretsiz olarak vermektedir.
Ücretsiz dağıtılan Emisyon Tahsisatları, ticaretine izin verilmesi sebebiyle emisyon miktarını düşüren firmalara sahip oldukları fazla tahsisatları satarak finansman sağlamaları için bir fırsat oluşturmaktadır. Düzenlemeye tabi bir kuruluş emisyonlarını azalttıktan sonra, fazla tahsisatlarını gelecekteki ihtiyaçlarını karşılamak için elinde tutabilir veya başka bir tesise satabilir.
Karbon kaçağı, terminolojide bir firmanın emisyondan kaynaklanan maliyetlerden kaçınmak için yatırımlarını başka ülkelere taşıması veya iklim hedefi olmayan ülkelerden yapılan ithalatın artması anlamına gelmektedir.
Ücretsiz tahsisatların dağıtılma oranları, firmaların bulunduğu sektörün karbon kaçağı riskine göre değişmektedir. AB ETS kapsamındaki endüstrilerin rekabet edebilirliğini korumak için, karbon kaçağı riski taşıdığı düşünülen sektör ve alt sektörlerdeki üretim, diğer endüstriyel tesislere kıyasla daha yüksek oranda ücretsiz tahsisat alır.
Avrupa Komisyonu’nun 2019 yılında yayımladığı listeye göre, 2021-2030(Phase 4) yılları arasında çelik, alüminyum, demir, cam, kâğıt, deri, gübre, madencilik sektörlerinin karbon kaçağı riski taşıdığı kabul edilmiştir. Karbon riski taşıdığı kabul edilen tüm sektörlerin listesine buradan ulaşılabilir. Listede yer alan sektörlerde faaliyet gösteren firmalar 2021-2030 yılları arasında emisyonlarının %100’üne denk gelecek şekilde ücretsiz tahsis alacaklar. (*)
Ücretsiz tahsisler karbon kaçağı riski taşımadığı düşünülen alt sektörler için 2013-2020 yılları arasında %80 seviyesinden kademeli olarak %30’a düşürülmüştür ve 2030’a kadar aşamalı olarak sıfıra indirilmesi planlanmaktadır.
Komisyonun 2026’dan önce, karbon kaçağı riskleri de dahil olmak üzere Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizmasının (Carbon Border Adjustment Mechanism-CBAM) etkilerine ve ek önlemlere yönelik bir karar açıklaması bekleniyor.
Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) ve Ücretsiz Tahsisatlar İlişkisi
SKDM, özetle AB ETS’deki Emisyon Tahsisatı fiyatı ile AB’ye ihracat yapan ülkedeki tahsisat fiyatı arasındaki farkın ödenmesi için AB’deki ithalatçılara karbon sertifikaları satın alma zorunluluğu getiriyor. Bu sebeple SKDM’nin tam kapasiteyle çalışır hale gelmesi ancak AB ETS’de gerçekleştirilen ücretsiz tahsisatların kaldırılmasıyla mümkün diyebiliriz.
SKDM kapsamındaki sektörlere (çimento, alüminyum, gübreler, demir ve çelik ile bazı ham maddeler ve sınırlı sayıda alt ürünler) yukarıda belirtildiği üzere karbon kaçağı riski taşıdığı düşünülerek 2030 yılına kadar ücretsiz tahsisat verilmesinin planlanması, mekanizmanın bu yıllarda sadece izleme ve raporlama evresinde kalabileceğini gösteriyor.
SKDM’nin mevcut kapsamında sadece hidrojen ve elektrik üretimi sektörlerine karbon kaçağı riski kapsamında ayrıcalık tanınmıyor. Elektrik sektörünün, tahsisat haklarının tamamını satın alarak elde etmesi gerekiyor. Gelişmekte olan ülkeler kategorisinde yer alan Bulgaristan, GKRY, Çekya, Macaristan, Litvanya, Polonya ve Romanya için bu konuda bir istisna bulunuyor. Bu ülkelerdeki enerji santrallerine ücretsiz tahsisat sağlanmasına, sistemlerini geliştirmek üzere verilen tahsisat haklarının piyasa değeri kadar yatırım yapmaları koşuluyla izin veriliyor. Bu sebeple elektrik sektörü SKDM kapsamına alınan öncelikli sektörlerden olabilir.
Diğer sektörlerde ücretsiz tahsisatlar bulunduğu sürece piyasadaki Emisyon Tahsisatı fiyatlarının ”yapay değerlerde” seyredecek olması ve buna ek olarak SKDM’nin aktif hale gelmesiyle AB üreticisinin “ikili koruma”ya alınarak üçüncü ülkelerdeki firmalara avantaj sağlayacak olması Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarıyla uyum sağlamıyor.
SKDM için “geçiş dönemi” 1 Ekim 2023’te başlayacak. Geçiş döneminin uzunluğu, DTÖ tarafından dile getirilen ticari rekabet endişelerini hafifletmek için ETS kapsamındaki ücretsiz tahsisatların aşamalı olarak kaldırılmasıyla bağlantılı olacak. Ücretsiz tahsisatların 2026-2034 yılları arasında tamamen kaldırılması hedefleniyor. Bu sebeple, CBAM’in mevcut kapsamıyla mali yükümlülük getirmesi 2034 yılına kadar gerçekleşmeyebilir. Bu süre zarfında SKDM’nin, DTÖ kurallarına uyumlu olarak AB ETS’de ücretsiz tahsisatların dağıtılmadığı sektörlere uygulanması bekleniyor.