İklim Değişikliği Konferansları AB’nin en önemli gündem konularından biridir. Özellikle AB’nin iklim krizi ilan etmesi itibariyle iklim değişikliğini önlemeye yönelik çalışmalar en az pandeminin etkilerini bertaraf etmek kadar önem kazanmıştır.
Bu hususta gündeme gelen Paris Anlaşması ve ETS (Emisyon Ticaret Sistemi) gibi ulusal ve uluslararası uygulamaların ardından ele alınan en güncel konulardan biri de Avrupa Yeşil Mutabakatı’dır.
Avrupa Yeşil Mutabakatı Nedir?
AB 2050 yılına kadar ilk karbon nötr kıtası olmayı hedeflemektedir. Bu nedenle Avrupa Yeşil Mutabakatı ile, uluslararası ticari faaliyetlerden kaynaklanan karbon emisyonlarını azaltmak için düzenledikleri karbon vergisi gibi çeşitli küresel sera gazı emisyon azaltmaya yönelik çalışmalarını, ticari paydaşlarına sunmaktadır.
Avrupa Yeşil Mutabakatı Neleri Kapsar?
Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın kapsamı yedi strateji altında özetlenmiştir:
1. Biyoçeşitlilik
Halihazırda hassas bir dengeye sahip ekosistemin korunması için gerekli ölçütleri almak.
2. Tarladan Sofraya
Sürdürülebilir tarım yöntemleri sağlamak.
3. Temiz Enerji
Fosil enerji kaynaklarına duyulan ihtiyacı minimize ederek, karbon emisyonuna sebebiyet vermeyen doğal enerji kaynaklarını (güneş, jeotermal, dalga, rüzgar, vb.) kullanmak.
4. Sürdürülebilir Sanayi
Sürdürülebilir ve çevre dostu üretimi teşvik etmek.
5. İnşaat ve Renovasyon
İnşaat sektörünü daha sürdürülebilir kılarak, faaliyet kaynaklı karbon emisyonlarını azaltmak.
6. Sürdürülebilir Hareket
Çevre dostu ve minimum seviyede karbon emisyonuna neden olan ulaşım araçlarının kullanımını teşvik etmek.
7. Kirliliğin Ortadan Kaldırılması
Kirliliği (hava, su ve toprak) hızlı ve etkili bir şekilde kaldırmak için gerekli önlemleri almak.
Avrupa Yeşil Mutabakatı Neden Önemlidir?
Şu an Avrupa ülkelerinde geçerli olan karbon vergilendirmesi karbon emisyon tonu başına 30 Euro iken, Sınırda Karbon Düzenlemesi ile uluslararası bir yaptırımın söz konusu olması durumunda bu tutarın karbon emisyon tonu başına 50 Euro olarak revize edilmesi beklenmektedir.
Avrupa Yeşil Mutabakatı küresel ısınma ve su kaynaklarının sürdürülebilirliği gibi önemli iklim sorunlarını bertaraf etmeye odaklanmıştır. Bu bağlamda, karbon kaçağını engellemek ve bu sürecin ticari paydaşlar tarafından da benimsenmesini sağlamak için Sınırda Karbon Düzenlemesi’ni tasarlamıştır.
Bu düzenlemeyle, Avrupa menşeili firmaların halihazırda ödedikleri karbon emisyon vergileri nedeniyle yaşadıkları mali dezavantajı ortadan kaldırmak da istenmektedir. Bunun için de iklim değişikliği düzenlemelerinin daha az yaptırıma sahip olduğu ülkelerin/firmaların, AB’ye ihracat sırasında karbon içeriğinin dikkate alınarak vergilendirmeye (karbon vergisi) tabi tutulması istenmektedir.
Bu durum, rekabet avantajı kavramını yeniden şekillendirebileceği gibi, Türkiye gibi AB’ye ihracat yapan ülkeleri de yakından etkileyecektir. Çünkü düşük emisyona sahip ülkelerin vergiden muaf ya da çok düşük vergilerle AB ile ticaret yapması mümkün olacakken, Çin ve Türkiye gibi yüksek emisyon değerlerine sahip ülkeler için ek karbon maliyeti oluşacaktır.
Buna ek olarak, sürecin içerisinde AB’nin Serbest Ticaret Anlaşmalarının sürdürülebilirlik ve Paris Anlaşmasının uygulanması hükümlerinin yer alması Türkiye açısından kritik ekonomik ve ticari yansımalara neden olabilecektir.
Avrupa Yeşil Mutabakatı En Çok Hangi Sektörleri Etkileyecek?
Avrupa Yeşil Mutabakatı içerisinde yer alan Sınırda Karbon Düzenlemesi, AB ile ihracat yapan her sektörü yakından ilgilendirmektedir. Fakat, çimento ve yapı, tekstil, tarım ve gıda, sanayi, perakende ve enerji sektörü gibi karbon emisyonu yüksek olan sektörlerin çok daha fazla etkilenmesi öngörülmektedir.
Bu 6 sektör, TÜSAİD 2020 raporuna göre en çok karbon emisyonuna (kapsam 1-2) sebebiyet veren sektörler olmakla beraber, AB ile en çok ithalat faaliyetlerinin bulunduğu sektörlerdir.
1. Çimento ve Yapı Sektörü
Çimento ve yapı sektörü, en yüksek karbon emisyonuna sahip sektör olarak en yüksek mali yükümlülükle karşılaşabilecek sektörlerdendir. Sınırda Karbon Düzenlemesi kapsamında ilk olarak çimentonun ana hammaddesi olan klinker ve kireçtaşı gibi maddelerin, akabinde kağıt ve organik kimyasallar gibi ürünlerin vergilendirilmesi bekleniyor.
2. Perakende Sektörü
Perakende sektörü, üretim, lojistik, dağıtım ve ulaşımdan doğan CO2 emisyonları ile mal ve hizmet ihracatı kaynaklı sera gazı emisyonları baz alındığında çimento sektörünün hemen ardından gelir.
Bu sebeple özellikle gıda sektörünü sürdürülebilir, gıda kaynağı ve besin değerine dair çevresel ayak izi ile ölçülebilir kılmak (Ecolabel, vb.) ve tarladan sofraya stratejisi kapsamında erişilebilir sağlıklı gıda sağlayabilmek hedeflenmektedir.
3. Tekstil Sektörü
Tekstil sektörü Türkiye’nin AB ile en çok ihracat ilişkisi kurduğu sektörlerden biridir. Fakat, üretim aşamasında elektriğin yoğun kullanımına bağlı olarak yüksek karbon emisyonlarına sebep olması nedeniyle, Sınırda Karbon Düzenlemesi ile en çok maliyetle karşı karşıya kalacak sektörlerden de biridir.
4. Tarım ve Gıda Sektörleri
Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın Tarladan Sofraya stratejisi doğrudan tarım ve gıda sektörleri ile ilişkilidir. Bu kapsamda 2030 yılına kadar pestisit kullanımlarını %50, gübre kullanımını ise %20 azaltmak hedeflenirken organik tarıma ağırlık verilmesi beklenmektedir.
5. Sanayi Sektörü
Sanayi sektörü sera gazı salımına en çok sebebiyet veren sektörlerden biri olarak en büyük dönüşümün yer alacağı sektörlerden biridir. Bu nedenle, Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında daha çevreci, döngüsel ve dijital bir sanayi stratejisi izlenmesi beklenmektedir.
6. Enerji Sektörü
Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın öncelik verdiği sektörlerden bir diğeri de enerji sektörüdür. Belirlediği 7 strateji arasında en çok öneme sahip alanlardan biri olan sektör, Türkiye’nin sera gazı emisyonunun %72,8’inden sorumlu olması nedeniyle reformların sıkça yaşanacağı sektörlerinden de başında gelmektedir.
Bu kapsamda AB’nin oluşturduğu Enerji Verimliliği Direktifi ise, elektrik, gaz, bina, ulaşım ve endüstri gibi çeşitli enerji kaynaklarının entegre edilmesi, fosil yakıt kullanımlarının yenilenebilir enerjiye yerini bırakması ve temiz enerji kullanımını teşvik etmesi gibi, Türkiye enerji sektörünün sürdürülebilirliğe giden yolunda faydalanabileceği bir kaynaktır.
Avrupa Yeşil Mutabakatı Ne Zaman Zorunlu Hale Gelecek?
11 Aralık 2019 tarihinde sunulan Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın strateji bazlı çalışmalarına 2020 yılı itibariyle kademeli olarak başlanmıştır. AB zaman çizelgesinde Sınırda Karbon Düzenlemesi’nin uygulanma tarihine ve uygulama yöntemine dair net bir bilgi aktarılmasa da tahminler Haziran 2021 itibariyle ile konuyla ilgili çalışmaların da başlatılacağı yönündedir.
Avrupa Yeşil Mutabakatı İçin Nasıl Hazırlanabilirsiniz?
Dünyanın önde gelen danışmanlık şirketlerinden olan Boston Consulting Group’a göre AB üyesi olmayan ve daha önce sıkı yaptırımlara tabi olmayan ülkeler, rekabet edebilmek için hızlıca yeni yetenekler geliştirmelidir.
Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenlemesi’nin temelinde karbon emisyonları yatmaktadır. Bu nedenle hazırlıklı olmak ve rekabet avantajı sağlayabilmek için izlenebilecek 3 adım bulunmaktadır:
1. Karbon Ayakizinizi Hesaplayın
Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenlemesi kapsamları şu an sadece kurumsal karbon ayakizini içeriyor olsa da ilerleyen süreçlerde ürün karbon ayakizinin de içerebilme ihtimali oldukça yüksektir. Bu nedenle kurumsal karbon ayakizinizi ve ürün karbon ayak izinizi hesaplayarak sorumlu olduğunuz karbon emisyonlarını takip edebilir ve karbon yönetiminin ilk ve en önemli adımını atabilirsiniz.
Türkiye’nin ilk ve tek ISO 14064-1 standartları ile uyumlu Karbon Yönetim Yazılımı Co2nnectorPro ile kurumsal karbon ayakizinizi hızlıca hesaplayarak, rekabette bir adım öne geçebilirsiniz.
2. Karbon Emisyon Maliyetinizi Çıkarın
Ülkemizde henüz karbon emisyonları bir ücretlendirmeye tabi tutulmasa da öngörüler yakın zamanda gerek ulusal gerek Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi uluslararası uygulamalarla benzer çalışmaların başlayacağı yönündedir. Hazırlıklı olmak için kendi organizasyonunuz içerisinde faaliyetlerinizden doğan karbon emisyonlarınızın maliyetini, ürün, ciro veya performans bazlı hesaplayabilirsiniz.
Co2nnectorPro ile hesaplanan maliyet verilerini görselleştirerek ve raporlayarak yetkili birimlerle kolayca paylaşabilir, tedarik ve faaliyet aşamalarındaki karar mecralarının karar aşamasında karbon maliyetlerini göz önünde bulundurmalarını sağlayabilirsiniz.
3. Strateji Geliştirin
Organizasyonunuzun karbon maliyeti potansiyelini öğrendikten sonra, onu azaltmak için gerekli stratejileri oluşturma yeteneğini geliştirmiş olursunuz. Böylelikle rekabet avantajı sağlayabilir, tedarikten üretime kadar gerekli esnekliği kazanarak karbon emisyonlarınızı dolayısıyla da potansiyel karbon verginizi efektif olarak azaltma yöntemleri geliştirebilirsiniz.
Co2nnectorPro yazılımımız ve Semtrio danışmanlık ekibimiz, karbon emisyonlarınızı inceleyerek size karbon optimizasyon (azaltma) önerileri sunar. Böylelikle siz de karbon emisyonlarınızı efektif biçimde azaltarak karbon vergilendirmelerinden minimum seviyede etkilenebilirsiniz.
Bu Süreçte Biz Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz?
Karbon yönetiminizi en güncel verilerle en doğru ve zahmetsiz yöntemlerle uygulamak için Semtrio Danışmanlık Hizmetleri olarak hizmetinizdeyiz.
Ecolabel, Kurumsal Sürdürülebilirlik, Çevresel Ayakizi, Kurumsal ve Ürün Karbon Ayakizi, EPD (Çevresel Ürün Beyanı) ve LCA (Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi) gibi karbon ayakizi yönetimi için gerekli tüm işlemleri profesyonel ekibimizle kolayca yönetebilirsiniz.
Uluslararası standartlarda raporlamalarla tüm çalışmalarınızı belgeleyebilir, yeni yönetmelik ve uygulamaların gerekliliklerini yerine getirerek en güncel normları takip edebilir ve ticarette rekabet üstünlüğü kazanabilirsiniz.
Türkiye’nin ilk ve tek RINA onaylı karbon yönetim yazılımı ile doğru sonuçlar, kapsamlı raporlar ve etkili optimizasyonlarla karbon yönetiminize başlamak için bize ulaşın.