Enerji kullanımı ve enerji kaynakları, toplam küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık %60’ından sorumludur, ve iklim değişikliğinin en baskın nedenlerinden biridir. Bu nedenle uzun vadeli iklim hedeflerinde enerji kullanımında karbon salınımının azaltılması, sürdürülebilirlik ve gerçekçi hedefleri için oldukça önemlidir.
Yenilenemez enerji nedir?
Yenilenemez enerji, sürdürülebilirliği olmayan kaynaklardan elde edilen enerji kaynaklarını ifade etmek için kullanılır. Yenilenebilir enerjinin aksine bu enerji türü kullandıkça tükenen bir kaynağa bağlıdır ve sürekliliği mümkün değildir. Sürdürülebilir ve doğal süreçlerde var olan enerji akışından elde edilen, yani yenilenebilir enerji kaynaklarının aksine, bu yollarla elde edilen enerji tükenmesi kaçınılmaz olan bir kaynaktır. Elde ediliş şekilleriyle de doğa için tehdit oluşturan bu kaynaklar, fosil yakıtlar ve nükleer enerji olmak üzere 2 kategoriye ayrılmaktadır.
Dünyanın sahip olduğu doğal kaynaklar aracılığıyla elde edilen bu enerji türü, çok sayıda endüstri için önemli bir enerji kaynağı olarak görülse de çevreye verdiği zarar yadsınamaz. Kaynakların sürdürülebilir olmaması hali hazırdaki yöntemlerin sınırlı tedarik sürecine tabi olması gibi bir çok dezavantajı da yanında getirmektedir.
Fosil Yakıtlar
Fosil yakıt veya mineral yakıt, organizma kalıntılarının anaerobik ayrışmayla doğal süreç içerisinde oluşan gömülü yakıtları açıklamak için kullanılan bir terimdir. Bu türden yakıtlara başlıca örnek olan kömür, petrol ve doğalgaz; bitkilerin ve hayvanların gömülü kalıntılarından binlerce yıl içinde oluştukları için fosil yakıtlar olarak adlandırılmaktadır. Organik maddelerin yeryüzü kabuğu içinde ısı ve basınca maruz kalmasıyla oluşan bu yakıtlar, hidrokarbon ve yüksek oranlarda karbon içermektedir. 2020 yılında International Energy Agency’nin yayımladığı rapora göre küresel enerji üretiminin yaklaşık %60’i kömür ve gazdan elde edilmektedir.
Kömür, bitkisel kökenli organik maddeler ve inorganik bileşenlerden oluşmakta olup, bu bileşenlerin uzun süreler kimyasal ve fiziksel değişime uğraması sonucu elde edilir. Yani, doğal süreç içinde milyonlarca yıl önce ölen bitki kalıntılarından geriye kalmaktadır. Aynı zamanda, tüm fosil yakıtlar arasında en yüksek karbon seviyesine sahip enerji kaynağıdır. World Energy Council tarafından yayımlanan Dünya Enerji Görünümü 2017 (WEO 2017) raporuna göre, kömür yakıtlı termik santrallerden atmosfere 9,5 milyar tonluk CO2 (karbon dioksit) salımı gerçekleştirilmiştir. Bu oran, birincil enerji kaynaklarının ikincil enerji kaynaklarına dönüştürüldüğü ya da kısaca çevrim sektörü olarak adlandırılan sektör tarafından salınan emisyonun yaklaşık %70’ine tekabül etmektedir. Son olarak, kömür yakıldığında sülfat ve nitrojen dahil olmak üzere birçok tehlikeli atık ortaya çıkartmakta ve bu atıkların su yollarını karışması halinde insan ve canlı sağlığı büyük tehtit etmekte ve ekolojik dengeleri bozmaktadır.
Doğal gaz, fosil yakıtların en temizi olarak da bilinmekte olup doğada bulunduğu şekli ile elektrik üretiminde ve sanayide hammadde olarak kullanılmaktadır. Her ne kadar diğer yakıtlara oranla “temiz” olarak tanımlandırılsa da, sürdürülebilirliği mümkün değildir, bu sebeple de yenilenemez enerji kaynakları içinde gruplandırılır. Çünkü bu kaynaklar genellikle sabit miktardadır ve doğanın yeniden oluşturabileceğinden çok daha hızlı tüketilir. Bu sebeple, doğal gaz, yüzyıllar sonra yeniden anaerobik ayrışma ile oluşacak olsa da günümüz için devamlı süreçte üretilemediği için yenilenemez enerji kaynakları içerisinde kategorilendirilmektedir.
Kaynak: www.iea.org/reports/key-world-energy-statistics-2021/emissions
Petrol, sıvı halinde çıkartılan tek yenilenemeyen enerji kaynağıdır. 1920’lerden beri en çok talep edilen küresel yakıt kaynaklarından biridir, ve kullanımın sıklığı ve çeşitliliği sebebiyle büyük miktarda karbon salınıma sebep olmaktadır. Bir fosil yakıt olan petrol, dünyanın toplam karbon emisyonunun yaklaşık üçte birinin sorumlusudur. Bu değerler sayılara dökülecek olursa, her yıl yakılan fosil yakıtlardan yaklaşık 36 bt CO2 salınmakta olup, bunun 12 bt’si (%34) petrolden gelmektedir.
Nükleer Enerji
Nükleer enerji uranyum atomlarının parçalanması ile açığa çıkan enerjinin su buharı elde etmek için kullanılması ve oluşan su buharının türbinleri döndürmesi ile üretilmektedir.
Nükleer enerji santralleri, işletme sırasında hiçbir sera gazı emisyonu üretmedikleri için yenilenemeyen enerji kaynakları içerisinde çevreyi en az kirleten enerji üretim yöntemidir. Nükleer santraller, güneş enerjisi ile karşılaştırıldığında, birim elektrik başına yaklaşık olarak aynı miktarda karbondioksit eşdeğeri emisyon üretir. Güneş enerjisi ile karşılaştırıldığında ise elektrik birimi başına emisyonun üçte birini üretir.
Halihazırda kurulu bulunan nükleer santraller yılda 2300 milyon ton CO2 emisyonuna engel olmaktadır. Aynı zamanda, dünya elektrik üretiminin %17’sini karşılayan nükleer reaktörler hızla tükenmekte olan petrole karşı alternatif olarak gösterilmektedir, ve bu şekilde karbon salınımını dolaylı olarak azaltmaktadır.
Kaynak: https://www.iea.org/data-and-statistics/charts/world-total-energy-supply-by-source-1971-2019
Küresel enerji tüketimi ve kaynakları
Dünya genelinde enerji kaynakları tüketimi incelendiğinde, British Petroleum (BP)’un 2021 yılında yayımladığı rapora göre, petrol enerji kaynakları arasında hala en çok tüketilen kaynak. Kömür ise 2020 yılında en çok kullanılan ikinci yakıttır ve toplam birincil enerji tüketiminin %27,2’sini oluşturmaktadır. Doğal gaz ise en çok kullanılan üçüncü enerji kaynağıdır.
Bu rapor doğrultusunda, yenilenemez enerjileri yenilenebilir enerji kaynakları ile karşılaştırdığımızda, 2020 yılında üretilen enerjinin %85,4 yenilenemez kaynaklardan, %5,7’si ise yenilenebilir kaynaklardan elde edilmiştir.
Yenilenemez enerji, sürdürülebilirliğinin mümkün olmamasının yanı sıra, enerjinin üretilme süreci ve yolları sebebiyle çevre için oldukça büyük bir risk teşkil etmekte ve sürdürülebilirlik hedeflerini direkt olarak etkilemektedir. Öteyandan yenilebilir enerji, kömür ve diğer fosil yakıtlardan çok daha düşük karbon ayak izine sahiptir. Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş, iklim değişikliğini yavaşlatmayı mümkün kılmakta, çevreyi olumlu yönde etkilemekte ve şirketlerin sürdürülebilirlik hedeflerini gerçekleştirmeyi mümkün kılmaktadır. Ortaya çıkardığı pozitif sonuçlar sebebiyle, yeşil enerji veya temiz enerji olarak da bilinen yenilenebilir enerjiler, Birleşmiş Milletler tarafından belirlenmiş olan 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmada temel bir unsurdur.