Yeşil Ekonomi Dönüşümü: Sürdürülebilir Bir Geleceğe Doğru

yesil_ekonomi_donusumu

Yeşil ekonomi, ekonomik kalkınmanın çevresel ve toplumsal alanlardaki gelişmelerle birlikte ele alınması gerektiğini ifade eden bir kavramdır. Bu kavram; sosyal eşitliğin sağlandığı, kaynakların verimli kullanıldığı, biyoçeşitliliğin korunduğu ve ekosisteme verilen zararların azaltıldığı bir şekilde kalkınmanın gerçekleştiği ekonomileri ifade etmektedir.

Geleneksel olarak kalkınma ve gelişme gibi kavramlar sadece ekonomik boyutta ele alınmış ve bu yaklaşım sonucunda çevresel ve toplumsal değerler arka plana atılmıştır. Sürdürülebilir bir şekilde ekonomik gelişme sağlanabilmesi için sosyoekonomik gelişme ve çevresel değerler de dikkate alınmalıdır. Bu sayede, insan faaliyetleri sonucunda çevreye verilen zarar azaltılmış ve ekonomik fırsatlar daha adil bir şekilde topluma yayılmış olur.

Yeşil ekonomi nedir, hangi ilkelerle tanımlanır ve yeşil ekonomi dönüşüm sürecinin detayları nelerdir gibi soruların cevaplarını bu yazımızda bulabilirsiniz.

Yeşil Ekonomi Nedir?

Yeşil ekonomi, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması için gerekli yaklaşımın ortaya koyulduğu bir modeldir. Bu modelde ekonomik büyüme, sosyal kapsayıcılık ve çevrenin korunması boyutlarıyla entegre edilmiştir. Bu özelliği sayesinde geleneksel kalkınma yaklaşımına alternatif sunar.

Yeşil ekonomi, daha iyi bir gelecek için bir araç olarak düşünüldüğünde, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına ulaşmak için de önemlidir. Birleşmiş Milletler’e göre yeşil ekonomi; düşük karbonlu, kaynak verimliliği sağlanmış ve sosyal olarak kapsayıcı bir model olarak tanımlamaktadır.

Yeşil ekonominin 3 farklı boyutu, bu kavramın geniş çaplı kapsamını ve geleceğe dönük odak noktasını ortaya koymaktadır. Bu 3 boyut aynı zamanda sürdürülebilirliğin 3 boyutu olarak da bilinmektedir.

  • Ekonomik Boyut

Ekonomik boyut, ekonomik gelişme ve inovasyonlarla refah ve istihdamın artırılması ile ilgilidir.

  • Sosyal Boyut

Adil ve kapsayıcı bir yaklaşımla sosyal eşitliğin sağlanması bu boyut kapsamındadır.

  • Çevresel Boyut

Doğanın korunması ve kaynakların sorumlu bir şekilde kullanılması çevresel boyuta dahildir.

Yeşil ekonomiyi tanımladık ve farklı boyutlarından bahsettik. Şimdi sırada sürdürülebilirlik hedefiyle oluşturulan bu ekonomik yaklaşımın özelliklerini temsil ettiği genel ilkeler çerçevesinde daha yakından tanıyalım.

Yeşil Ekonominin 5 İlkesi

Yeşil Ekonomi Koalisyonuna göre, yeşil ekonominin 5 ilkesi bulunmaktadır. Bu 5 genel ilke incelendiğinde daha temiz ve güzel bir gelecek için yapılması gerekenler daha net bir şekilde anlaşılabilmektedir. Bu ilkeler, en genel hattıyla bu kavramın ortaya çıkma amacını yansıtmaktadır ve özelliklerini ortaya koymaktadır.

Gelin bu 5 ilkeyi daha yakından inceleyelim:

Refah ve Kalkınma İlkesi

Ekonomik gelişmenin temelinde yer alan en önemli kavramlardan biri kalkınmadır. Kalkınmanın tüm insanları kapsayan bir şekilde ortak fayda yaratması yeşil ekonominin özellikleri arasında yer almaktadır.

Eğitimden ulaşıma, sürdürülebilir yaşam alanlarından altyapıya kadar çok geniş bir alanı ifade eden bu ilke, insanların ekonomik gelişmenin faydalarından yararlanmasını ifade etmektedir. Bu ilke sürdürülebilirlik kapsamında ekonomik modelin kapsayıcı olması gerektiğini hatırlamamıza yardımcı olmaktadır.

Eşitlik ve Adalet İlkesi

Yeşil ekonomi modeli, fırsat eşitliğine ve adil gelir dağılımına sahip olmayı hedefler. Bu sayede, sosyal boyutta adil bir şekilde gelişim sağlanmış olur. Aynı zamanda ekonomik gelişmenin, kapsayıcı bir yaklaşımla zamana dayanıklı hale getirilmesi sağlanır.

Eşitlik ve adalet kavramları, tüm fırsatlara ve faydalara ulaşmada eşitliği ifade ederken ek olarak karar alma süreçlerine katılımın yaygınlaşmasını da kapsar. Bu çerçevede, kadınların güçlendirilmesi gibi uygulamalarla toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri önlenir ve sosyal adalet sağlanması hedefi için önemli bir adım atılmış olur.

Çevrenin Korunması İlkesi

Çevrenin ve doğal kaynakların ikinci plana atıldığı bir ekonomi modeli, geleceğin büyük bir risk altında olması demektir. İnsan faaliyetleri ve tüm ekonomik aktiviteler dünyanın sunduğu tükenmez kaynaklara ihtiyaç duymaktadır. Bu sebeple, gelecek nesillerin de ihtiyaçlarını karşılayabilme yeteneğini korumak herkesin ortak sorumluluğundadır.

Üretimden temel ihtiyaçların giderilmesine kadar birçok alanda faydalandığımız doğal kaynaklar, çevrenin korunmadığı takdirde tükenme tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır. Daha çevreci bir ekonomi modeli ile doğal düzenin korunması sağlanmış ve iklim krizi ile etkili bir şekilde mücadele edilmiş olur.

Verimlilik ve Yeterlilik İlkesi

Döngüsel bir yapıda olan yeşil ekonomi, kaynak kullanımının ve salınan emisyonlar az olmasını gerektirir. Bu sayede, doğanın bize sunduğu kaynaklar sürdürülebilir bir şekilde kullanılmış olacaktır. Aynı zamanda, nüfus artışına paralel olarak her geçen gün artan atık oluşumun önüne geçilmiş olur.

Üretimde verimlilik çerçevesinde, kaynakların etkin kullanımı ile çevresel etki yükselmeden ekonomik gelişme sağlamak mümkündür. Sonuç olarak, üretim ve tüketim davranışlarının verimlilik ve yeterlilik çerçevesinde iyileştirmesi ve geliştirilmesi daha yeşil bir geleceğe kapı açmaktadır.

İyi Yönetişim İlkesi

Sadece ekonomik gelişmeye odaklanan bir kalkınma yaklaşımı, toplumsal boyutta iş birliğinin aksamasına sebep olur. Bunun sonucunda da geleceğe ve potansiyel risklere kolayca uyum sağlayabilen kurumların gelişmesi engellenir.

Kamu ve sivil toplum aktörlerinin karar alma süreçlerinde bir araya gelmesi kapsayıcı ve şeffaf süreçlerin geliştirilmesini sağlar. Bu süreçler, iş birliği temelli bir yönetim yaklaşımı belirlenmesini kolaylaştırır. Özetlemek gerekirse, zamana dayanıklı ve sürdürülebilir bir ekonomi için toplumsal seviyede sosyal diyalogun ve iş birliğinin sağlanması gerekmektedir.

Yeşil Ekonomi Dönüşüm Sürecinde İzlenmesi Gereken Adımlar

Temel ilkeleri de incelediğimize göre, şimdi sırada bu modele geçiş için dönüşüm sürecinde neler yapılması gerektiği var.

Küresel boyutta yapılan bir iş birliği sonucunda kurulan Yeşil Ekonomi Koalisyonu, sunduğu ilkelere ek olarak yeşil dönüşüm sürecinde atılması gereken adımları da listelemiştir. Bu adımları genel anlamıyla daha yakından inceleyelim:

  • Yeşil ekonomi için gerekli olan doğal kaynakların, politikaların, kurumların ve ilgili değerlerin tespit edilerek tanımlanması.
  • Yeşil ekonominin öneminin ilgili eğitim ve iletişim yöntemleri ile tüm topluma anlatılarak farkındalık oluşturulması.
  • Ortak bir fayda oluşturulmasını sağlayan bu ekonomi modeline geçişte tüm paydaşların katılımın desteklenmesi ve toplumsal iş birliği sağlanması.
  • Sağlanan toplumsal iş birliğine tüm aktörlerin katılımının desteklenmesi amacıyla kapsayıcı bir yaklaşım benimsenmesi.
  • Ekonomi politikalarının ve performans metriklerinin yeşil ve sürdürülebilir kalkınma amacıyla uyumlu hale getirilmesi.
  • En iyi ve en etkili olan kapsamlı yeşil ekonomi uygulamalarının örnek alınarak ilgili çalışmaların desteklenmesi.
  • Yeşil ekonomi ilkeleri ile uyumlu olan finansal mekanizmaların tespit edilmesi.
  • Yeşil ekonomiye geçişte sosyal boyutta karşılaşılabilecek risklerin katılımcı bir yaklaşımla belirlenmesi.
  • İlgili politik, yasal ve finansal düzenlemelerin hayata geçirilmesi amacıyla stratejik yol haritasının hazırlanması.
  •  Kamu, özel sektör ve toplumsal kuruluşlar tarafından ilgili yatırımların hayata geçirilmesi.

Bu adımlar, yeşil ekonomiye geçiş süreci için stratejik bir yol haritası sunmaktadır. Çevresel etkinin az olduğu ve döngüselliğin ön planda olduğu bir gelecek için bir an önce harekete geçmemiz gerekiyor.

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir