Çevresel sürdürülebilirlik, sürdürülebilirliğin 3 boyutundan (çevresel, sosyal ve ekonomik) biridir. Bu boyut, sürdürülebilirliğin çevrenin korunması ve çevresel etkinin yönetilmesi gibi alanlarını kapsar.
İklim krizinin etkileri sonucunda ticaret sisteminde dönüşüm meydana gelmektedir. Yeni regülasyonlar, küresel ısınma bağlantılı riskler ve değişen müşteri tercihleri bu dönüşüme örnek olarak sayılabilir.
Uluslararası alan başta olmak üzere, her alandaki faaliyetlerine devam etmek isteyen kurumlar için çevresel etki ve performansın önemi artmaktadır.
Çevresel sürdürülebilirlik nedir, neden önemlidir ve hangi alanları kapsar gibi soruların cevabını bu yazımızda bulabilirsiniz.
Çevresel Sürdürülebilirlik Nedir?
Çevresel sürdürülebilirlik kavramı, sürdürülebilirliğin çevre ve doğal düzenin korunması ile ilgili olan boyutunu kapsar. Doğal düzenin korunması ve kaynakların kendini yenileme özelliğinin zarar görmemesi için çok önemli bir kavramdır.
Sürdürülebilirliğin diğer boyutları hakkında detaylı bilgi almak için Sürdürülebilirliğin 3 Boyutu ve Özellikleri başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.
İnsan faaliyetlerinin devam edebilmesi için gezegenimizin kaynaklarının tükenmemesi gerekir. Sadece günümüz için değil, gelecek nesillere de yaşanabilir bir gezegen bırakabilmek için çevresel etkinin bireysel ve kurumsal anlamda yönetilmesi gerekmektedir.
ISO 14000 serisi standartları, çevre yönetimi alanında ilgili performansın takip edilerek iyileştirilmesi için gerekli olan standartları kapsamaktadır. Bu standartlar serisi, kurumlara pratik anlamda yol göstermektedir.
Çevresel performansın artırılabilmesi için insan faaliyetlerinin doğa üzerindeki etkilerini belirlemek gerekmektedir. Bu kapsamda geliştirilen ekolojik ayak izi, çevreye bırakılan etkileri gösterir. Ekolojik ayak izinin azaltılması çevresel etkinin azaltılması ve devamlılığın sağlanması için önemli bir adımdır.
Çevresel Sürdürülebilirliğin Önemi Nedir?
Çevresel sürdürülebilirliğin önemi günümüze ve geleceğe olan katkılarından kaynaklanmaktadır. Herkes için daha temiz ve sağlıklı bir geleceğin faydaları:
- Biyoçeşitliliğin korunması
- Kirliliğin azaltılması sonucu daha sağlıklı koşullar elde etme
- Küresel ısınma ile etkili mücadele edebilme
- Doğal düzenin korunması
- Kaynakların verimli şekilde kullanılması
Gezegenimizin doğal kaynaklarının sürdürülebilir bir şekilde kullanılması herkes için değer yaratmaktadır. Ortak bir çıkar olma özelliği ile çevresel sürdürülebilirlik, kurumsal boyutta da önemlidir.
Kurumsal sürdürülebilirliğin de bir parçası olan çevresel boyut, ticari faaliyetlerin devamlılığı ile yakından ilgilidir. Hem marka itibarı hem de kaynakların verimli şekilde kullanılabilmesi için bu boyuttaki performansın artırılması gerekmektedir.
Çevresel Sürdürülebilirliğin Kapsadığı 6 Alan ve Detayları
Çevresel sürdürülebilirliğin kapsadığı alanlar, çevreye etki bırakılan alanlar olarak da değerlendirilebilir. Bu alanlar aynı zamanda kurumların karşılaşabileceği fiziksel riskleri de kapsamaktadır.
Örneğin, sera gazı emisyonları sonucunda meydana gelen iklim değişikliği ekstrem doğa olaylarına sebep olmaktadır. Bu olaylar, kurumların üretim faaliyetlerini engelleme potansiyeline sahip. Böyle bir senaryo yaşamak istemeyen kurumlar, emisyonlarını azaltma hedefleri belirleyerek çevresel riskleri azaltmak için aksiyon almaktadır.
Çevresel sürdürülebilirliğin kapsadığı alanlar arasında; ham madde kullanımı, enerji tüketimi, sera gazı emisyonları, atık yönetimi, biyoçeşitlilik ve tedarik zinciri yer almaktadır. Bu alanlar, bireysel ve kurumsal anlamda birçok sorumlu çevre uygulaması için yol haritası niteliğindedir.
Ham Madde Kullanımı
Üretim süreçlerinin temelinde yer alan ham madde veya malzeme kullanımı çevresel etki büyük ölçüde etkilemektedir. Ham madde elde edimi ve üretim süreçlerindeki kullanımı, ürün yaşam döngüsünün ilk aşamasını oluşturur.
Kullanılan ham maddelerin döngüsel ekonomi modeline uygun olması, kaynak verimliliği sağlayarak çevresel etkinin azaltılmasını sağlar. Bu ürünler, en etkili şekilde ve geri dönüştürülebilen malzemelerin kullanımıyla üretilir.
Tüketici tercihlerinin daha sorumlu bir şekilde gelişmesi, firmaları daha sürdürülebilir ürünler üretmek için teşvik etmektedir. Sürdürülebilir ürünlere olan talep artıkça kurumsal dönüşüm de hızlanmaktadır.
Enerji Tüketimi
Uluslararası Enerji Ajansına göre, toplam sera gazı emisyonlarının yaklaşık %75’inin sebebi: Enerji.
Enerji ihtiyacının fosil yakıtlarla üretilen kaynaklardan sağlanması çevreye bırakılan etkinin büyük olmasına sebep olur. Küresel ısınmanın durdurulması için yenilenebilir enerji kullanımının artırılması gerekmektedir.
Tükenmeyen ve temiz enerji kaynakları bu noktada devreye girerek hem kurumsal hem de bireysel bir çözüm sunmaktadır. Doğal olarak kendi kendine yenilenebilen bu kaynaklar, düzenli ve sorumlu bir şekilde kullanıldığı takdirde tükenmez olma özelliğine sahiptir.
Sera Gazı Emisyonları
Sera gazı emisyonları, iklim değişikliği ile doğrudan ilişkilidir. Bu gazlar, atmosferdeki ısıyı hapsederek sera etkisine ve böylece küresel ısınmaya sebep olmaktadır.
Atmosferde bulunan ve küresel ısınmaya sebep olan bazı sera gazları:
- Su buharı (H2O)
- Karbondioksit (CO2)
- Metan (CH4)
- Nitröz Oksit (N2O)
- Ozon (O3)
Firmalar, üretim faaliyetleri sonucunda sebep oldukları emisyonları azaltarak çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Bu çerçevede, kurumsal emisyonların azaltılması için Bilimsel Tabanlı Hedefler belirlenmesi, iklim bilimini temel alan rasyonel bir strateji olarak karşımıza çıkmaktadır.
Azaltılamayan emisyonların ise karbon ofset yöntemi ile telafi edilmesi alternatif ve destekleyici bir çözümdür.
Atık Yönetimi
Başarılı bir atık yönetimi, çevre kirliliğinin önlenmesini ve ekolojik ayak izinin azaltılmasını sağlar. Doğada kendiliğinden dönüşemeyen malzemelerin kullanılması ise atık yönetimini zorlaştırmakta ve çevresel sürdürülebilirliğe zarar vermektedir.
Atık yönetimi, ürünlerin geri dönüşüm ve bertaraf sürecini ifade eden ürün yaşam sonunu oluşturur. Ürün geliştirme çalışmaları sayesinde döngüsel süreçlerin benimsenmesi, atık yönetiminin çok daha kolay bir şekilde yapılması anlamına gelir.
Biyoçeşitlilik
Biyoçeşitlilik, çevresel sürdürülebilirliğin doğal yaşam ve besin zinciri ile kesiştiği alanı kapsamaktadır. Yani kısaca, çevresel etkinin doğal düzene etkisi olarak bahsedilebilir.
Biyoçeşitliliğin korunması, insan faaliyetlerinin devamlılığı için hayati bir öneme sahiptir. Canlı türleri doğal düzen ve besin zinciri içinde bir bütün oluşturmaktadır. Bu bütünün zarar görmesi halinde geri dönüşü olmayan durumlar meydana gelebilir.
Kurumsal boyutta tüm faaliyetlerin biyoçeşitliliğin korunması ile uyumlu olması gerekir. Çevreye zarar veren firmalar, diğer canlıların yaşam koşullarını kötü bir şekilde etkilemektedir. Hem yasal regülasyonlar hem de müşteri ihtiyaçlarına en iyi şekilde hizmet verebilmek için bu alanda aksiyon alınması gerekmektedir.
Tedarik Zincirindeki Çevresel Etkiler
Kurumsal olarak çevresel etkileri değerlendirirken tedarik zincirini de unutmamak gerekir. Daha sorumlu tedarikçilerle çalışarak bu etkilerin azaltılması sağlanabilmektedir.
Tedarik zinciri boyunca ortaya çıkabilecek olan çevresel etkiler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
- Atık oluşumu
- Enerji tüketimi
- Sera gazı emisyonları
- Hava kirliliği
- Su kirliliği
- Biyoçeşitliliğin zarar görmesi
Çevresel Sürdürülebilirliği Sağlamanın 7 Yolu
Sürdürülebilirliğin çevre boyutunun ne olduğu ve neden bu kadar önemli olduğundan bahsettik. Şimdi de çevresel sürdürülebilirliği sağlamanın yollarından bahsedelim.
Sizin için en etkili ve uygulaması kolay olan 7 yolu listeledik:
- Metan emisyonundaki payı ile öne çıkan kırmızı etin daha az tüketilmesi.
- Yenilenebilir olan temiz enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaşması.
- Geri dönüşmesi çok uzun süren ve çevreye zarar veren plastik gibi ambalajların kullanılmaması.
- Ulaşımdan kaynaklanan emisyonların azaltılması için alternatif yöntemlerin tercih edilmesi.
- Enerji verimliliği daha yüksek olan elektrikli aletlerin kullanımının yaygınlaşması.
- Döngüsel ekonomi modeline geçerek Azalt – Yeniden Kullan – Geri Dönüştür prensibinin benimsenmesi.
- Yaşam döngüsü boyunca çevreye daha az zarar veren ürünlerin tercih edilmesi.